3 Aralık 2014 Çarşamba

OSMANLI’DA SANAT

OSMANLI’DA SANAT


1299 yılında temeli atılan Osmanlı İmparatorluğu, İslâm medeniyetinin en büyük ve en ihtişamlı imparatorluklarından biriydi. Adalet ve hoşgörüye dayalı devlet anlayışı; hâkimiyeti altındaki topraklarda izlerini bıraktığı üstün mimarîsi; tekstil alanında, hat sanatında, eğitimde geliştirdiği mükemmel yapısı ile Batı dünyası için önemli bir örnek teşkil etti. Osmanlı Sultanlarının nezaketi ve sanat zevki, Batılılar tarafından hayranlıkla anıldı, Osmanlı topraklarını gören Batılılar gördükleri ihtişamdan derinden etkilendiler.
Osmanlı sanatı birbirinden çok farklı alanlarda birbirinden ihtişamlı eserler ortaya koydu. Mimarîde, çinicilikte, minyatür sahalarında, halıcılık, kumaşçılık, dericilik, ciltcilik, kitapçılık, tezhipçilik, porselencilik, kehribarcılık, mobilya gibi farklı sanat dallarında muhteşem eserler ortaya çıkardı.
Osmanlı’nın, İslâm ahlâkını temel alarak kurmuş olduğu devlet ve yönetim sistemi, günümüzde pek çok siyaset bilimci tarafından, en ideal devlet yapılarından biri olarak gösterilmektedir. Osmanlı devletinin diplomasi anlayışı, günümüzün çok taraflı diplomasi anlayışının temelini oluşturdu.
Batı kültürü, Osmanlı medeniyetinden doğrudan etkilendi. Osmanlı’nın Macaristan’a pirinç tarımını götürmesi, lalenin Benelüks ülkelerine, XVI. Yüzyıl’da Habsburg elçisi olarak İstanbul’a gelen Busbecq tarafından tanıtılması, İtalyanların kumaş boyama ve dokuma tekniklerini Osmanlı’dan almaları, Avrupa ordularındaki askerî bando geleneğinin Osmanlı’dan alınması bu etkilenmenin sadece birkaç örneğidir.
Tüm bu tarihî gerçekler, İslâm ahlâkının modern dünyanın inşasında öncü rol üstlendiğini göstermektedir. İslâm, Peygamber Efendimiz (S.A.V)’e vahyedildiği andan itibaren, insanlığı doğruya, gerçeğe, güzele götüren en parlak ışık oldu. Kur’ân-ı Kerim ahlâkıyla ahlâklanan Müslümanlar, gittikleri her yere hoşgörü, akıl, bilim, sanat, estetik, temizlik ve refah götürdüler. Avrupa, koyu bir bağnazlık ve barbarlık içinde iken, İslâm dünyası, dünyanın en modern ve en çağdaş uygarlığı oldu. Sonradan gelişecek olan Avrupa medeniyetinin temelinde ise, İslâm dünyasından öğrendikleri bütün bu değerlerin çok büyük bir rolü vardı.
Osmanlı sanatının bütün genel niteliklerini oluşturan ana faktör İslâm Dîni’ydi ve Kur’ân-ı Kerim kaynaklıydı. Osmanlı, yüzyıllar boyunca Kur’ân-ı Kerim’in bütününe tâbî olarak yaşadı ve II. Asr-ı Saadet Dönemi’ne imza attı. Bu nedenle Osmanlı Sanatı ve İslâm Sanatı kavramları asla birbirinden farklı düşünülemez.
İslâm sanatının belirgin niteliklerinin başında Tevhid düşüncesi gelir. Yaratıcının tekliği ilkesi en belirleyici unsurdur. Bu düşüncenin ön yargılarla anlaşılması güçtür. İslâm sanatı soyut, görülenin kopya edilmesinden çok çerçevesi vahiyle çizilmiş tefekküre dayalı bir üslûptadır. Üstelik bu çerçeve, yalnızca süsleme unsurları ile değil, mimarî gibi öteki sanat unsurlarını da kuşatır.
Osmanlı sanatı imparatorluk ihtişamı içerisinde o atmosfere paralel eserler ortaya koydu. Sanatın tüm dallarında sadece kendine has değerler bütünü içerisinde etkisini gösterdi ve kendi coğrafyası içinde olduğu gibi bu coğrafya dışında kalan toplulukları da etkisi altına aldı.
Osmanlı sanatı, İslâm dünyasında gelişmiş, çeşitlenmiş temel ilkeleri izledi.


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder